Okuyacağınız yazı, çocukluk çağında maruz kalınan cinsel, fiziksel, duygusal ve sözlü şiddetten bahsetmektedir. Yaşadığınız deneyimler sebebiyle üzerinizde üzücü ve tetikleyici etkiler oluşturabilir. Kendinizi huzursuz hissetmenize sebep olacaksa ya da olduğu anda okumayı bırakmanızı ve derin nefes egzersizi yapmanızı tavsiye ederim.

Son yıllarda beden, beyin, sinir sistemi, hormon sistemi ve hepsinin birbiri ile etkileşimi üzerine yapılan çalışmalar, çocukluk döneminde maruz kalınan cinsel, fiziksel, duygusal ve sözlü şiddetin, beyin gelişimini ve yapısını, bedenin hormon sistemini ve salgılanımını nasıl olumsuz yönde etkilediğini ve değiştirdiğini ortaya çıkarmaya başladı. Çocukluktaki şiddet bir noktada sona erse bile, beyin o tecrübelerin bittiğini algılayamayıp, hala stres, tehdit, şiddet altındaymış gibi hissetmeye ve stres hormonu üretmeye devam ediyor. Bu da kişinin, neredeyse ömür boyu zihnen ve bedenen sürekli tetikte, korku ve stres içinde yaşamasına sebep oluyor. Daha da karmaşığı, kişi zihninin ve bedeninin nasıl bir baskı altında ayakta durmaya çalıştığının tam olarak farkında bile olmayabiliyor. Neden sürekli mutsuz, kendisinden ve hayatından memnuniyetsiz, neden sürekli karamsar olduğunu, neden enerjisinin az olduğunu, ya da neden sürekli huzursuz hissedip bir türlü sakin sakin oturamadığını, neden kendisini yoracak şekilde mükemmelliyetçi, takıntılı olduğunu, neden insan ilişkilerinde sürekli sorun yaşadığını, ya sürekli kendisini ezdirdiğini, kendisini savunamadığını ya da sürekli kendisi ve başkaları ile kavga halinde, geçimsiz olduğunu, neden birdenbire sinirlenip patladığını tam olarak anlayamadan, hep aynı döngünün içinde dönüp, aynı kalıpları tekrar edip, daimi bir fiziksel ve psikolojik yorgunluk ve bıkkınlık içinde yaşamaya devam edebiliyor. Stres altındaki bedenin dengesiz bir şekilde sürekli ve yoğun ürettiği çeşitli hormonların, ileriki yaşlardaki şeker hastalığı, tansiyon, depresyon, anksiyete, panik atak, kalp hastalıkları ve çeşitli kanser türlerinin ortaya çıkma riskini kat be kat arttırdığı yavaş yavaş ispatlanmaya başladı.

Çocukluktaki olumsuz tecrübeler üzerine yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılan 10 soruluk bir test var. Testi çözdüğünüzde aldığınız puanı size otomatik olarak gösteriyor. Testi ingilizce çözmek için buraya tıklayabilirisiniz: ACE Quiz

Aynı testin Türkçesine de, Dr. Anıl Gündüz’ün sitesinden ulaşabilirsiniz: ACE Ölçeği

Her ‘Evet’ cevabı 1 puan, testin sonunda ‘Evet’lerinizin toplamı ACE puanınız ediyor.

4 ve üzerinde ACE puanı olan kişilerin, puanı 4’ün altında olan kişilere göre, istatistiksel ve ortalama olarak, akciğer hastalıklarına yakalanma riski 4 kat, karaciğer hastalıklarına yakalanma riski 2.5 kat, depresyon olma riski 4.5 kat ve intihar riski 12 kat daha fazla.

Yine, 4 ve üzerinde ACE puanı olan kişilerin ileriki hayatlarında kalp rahatsızlıkları, felç, kanser, akciğer hastalıkları, şeker hastalığı, Alzheimer ve intihar sebebiyle hayatlarını kaybetme ihtimalleri %70.

Rakamlar üzücü ve korkutucu olsa da, risk grubunda olduğunuzu bilmek, fiziksel ve duygusal sağlığınıza daha fazla özen göstermenizi sağlayabilir. Ancak diğer yandan, çocuklukta yaşanan şiddet ve sonrasında oluşan psikolojik çöküntüler, kişilerin hayatları ile ilgili olumlu ve yapıcı kararlar almalarına, kendilerine ve sağlıklarına dikkat etmelerine engel olabiliyor. Kısır bir döngü oluşabiliyor.

Bu kısır döngünün kırılabilmesi, böylece ilerleme ve kişisel gelişim kaydedilebilmesi için geliştirilen ve uygulanan pek çok teknik var. Hatta bu teknikler İngiltere’de yavaş yavaş okullarda, öğrencilere öğretilmeye ve uygulanmaya başlandı. Gelecek nesillerin, fiziksel sağlığımıza olduğu kadar, duygusal sağlığımıza da nasıl ve neden özen göstermemiz gerektiği konusunda bizden ileride olacaklarını umut ediyorum.

Kaynaklar:

ACEs Connections

Center for Youth Wellness